Cumhurbaşkanı Erdoğan Yenikapı Demokrasi ve Şehitler Mitingi Konuşması

1204
0
PAYLAŞ

Erdoğan’ın konuşmasından satırbaşları:

11. Cumhurbaşkanımız Sayın Gül, parlamentomuzun değerli başkanı Gazilik şerefine ikinci defa nail olan TBMM Başkanı Sayın İsmail Kahraman, Sayın Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan, Sayın Genelkurmay Başkanımız, Sayın CHP Genel Başkanı, Sayın MHP Genel Başkanı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin sayın Başbakanı, değerli misafirler, sevgili İstanbullular, 81 vilayetimizde meydanlarda bizleri takip eden kıymetli vatandaşlarım, dünyanın dört bir tarafında gönlü bizimle olan kıymetli kardeşlerim, 15 Temmuz gecesi bir kez daha istiklali ve istikbali için, canı pahasına ülkesini FETÖ’ye, işgalcilere teslim etmeyen aziz milletim, sizleri en kalbi duygularımla, hasretle, muhabbetle selamlıyorum.

Sözlerimin hemen başında 15 Temmuz gecesi, sokaklara meydanlara inerek, namlulaların, tankların, helikopterlerin, uçakların karşısına dikilme cesareti gösteren tüm kardeşlerime bir kez daha şükranlarımı sunuyorum.

Bu kardeşlerimizden, 172’si sivil, 63’ü polis, 5’i asker olmak üzere 240’ı şahadet makamına ulaştılar. Allah’tan rahmet diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun. Yine o gece kahramanca darbecilerin üzerine yürüyen kardeşlerimizden 2195 tanesi gazilik rütbesine ulaşmıştır. Tedavileri süren yaralılarımıza Rabb’imden şifalar niyaz ediyorum.

O gece adeta ölümü öldürerek sokakları, meydanları dolduran milyonlarca vatandaşımız içinden şehitlik ve gazilik şerefine nail olanlar isimlerini tarihe altın harflerle yazdırdılar. Vatan uğruna verilen mücadelede bu rütbelere ulaşabilmek her zaman elde edilebilecek bir ayrıcalık değildir.

Ne diyor İstiklal şairimiz, “kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda, şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda, canı cananı, bütün varımı alsın da hüda, etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda!”

15 Temmuz gecesi meydanları dolduran kardeşlerimizin her birinin vatanımızın korunmasında payı vardır. Onun için diyorum ki 79 milyon olarak hepimizin gazası mübarek olsun.

ŞU GÖRÜNTÜ ONLARI EN AZ 16 TEMMUZ SABAHI KADAR KAHRETMİŞTİR

Şimdi bugün burada Genelkurmay Başkanıyla, Yenikapı Meydanı’nda Cumhurbaşkanıyla, Başbakanıyla, Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi genel başkanlarıyla, 81 vilayetimizdeki her görüşten, her meşrepten insanımızla verdiğimiz şu görüntü var ya işte bu görüntü inanın bana ülkemizin düşmanlarını en az 16 Temmuz sabahı kadar üzmüştür, kahretmiştir.

İŞLERİNİN ÇOK DAHA ZOR OLDUĞUNU GÖRDÜLER

15 Temmuz, dostlarımıza bu ülkenin sadece siyasi, ekonomik, diplomatik saldırılara değil, aynı zamanda askeri sabotajlara karşı da güçlü olduğunu, yıkılmayacağını, rayından çıkmayacağını göstermiştir. Aynı gece Türkiye’nin yerle yeksan olması için ellerini ovuşturarak bekleyen düşmanlarımız ise ertesi güne bundan sonra işlerinin çok daha zor olduğunu görmenin kahrıyla uyandılar.

Bu manzara, bin yıllık vatanımızın tek bir taşına dahi göz dikenlerin ödemeyi göze alacakları bedelin ilanı ve ispatıdır. Bu manzara, Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşacağının ilanı ve ispatıdır. Bundan sonra işimiz ne biliyor musunuz Artık muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmak.

İDAM AÇIKLAMASI

Şu anda, siyasi partilerimizin genel başkanları burada. Sizin zaten talebinizi biliyorlar. Egemenlik kayıtsız şartsız milletin olduğuna göre, sizler de idam talebinde bulunduğunuza göre, bunun kararını verecek olan merci, Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Meclisimiz böyle bir kararı verdikten sonra, atılacak adım bellidir. Onamaksa, Meclis’ten gelen böyle bir kararı, ben peşinen ifade ediyorum, onarım.

Bu millet, egemenlik kayıtsız şartsız milletin olduğuna göre, eğer böyle bir kararı veriyorsa öyle zannediyorum ki siyasi partiler de bu karara uyacaktır.

GAZİ MUSATAFA KEMAL’İN SORDUĞU SORUYU ŞİMDİ BEN SİZE SORUYORUM

Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal, 1920 yılında İstanbul ve İzmir başta olmak üzere ülkenin büyük bölümünün işgal altında olduğu kara günlerde şunu söylüyordu; ‘Milletimiz çok büyüktür, hiç korkmayalım. O, esaret ve zillet kabul etmez. Fakat onu bir araya toplamak ve kendisine ‘Ey millet, sen esaret ve zillet kabul eder misin ‘ diye sormak lazımdır. Ben milletimin vereceği cevabı biliyorum…’ Şimdi burada bir kez daha soruyorum. Gazi’den 96 yıl sonra Yenikapı Meydanı’ndan aynı soruyu sizlere soruyorum. Ey millet, sen esaret ve zillet kabul eder misin Mesele bu. Bu millete kimse bu esareti asla getiremeyecektir.

Sizler 15 Temmuz’da esaret ve zillet kabul etmeyeceğinizi, namlulara göğsünüzü dayayarak, tankların önüne yatarak, uçaklara ve helikopterlere dahi hamleler yaparak bilfiil gösterdiniz. Hani ne diyor İstiklal Marşımızda; ‘Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.’ Siz, göğsünüzü siper ettiniz, namluların ucuna geldiniz, bizzat vücudunuzu koydunuz, tankların altına yattınız.

ASKERİ LİSELERİN KAPATILMASI KONUSU

Hükümet, askeri liselerin kapatılmasına yönelik bir açıklama yaptı. Bazı eski askerler bunun yanlış olduğunu söylediler. Şimdi ben de onlara buradan sesleniyorum, diyorum ki; işte oradan yetiştirilmiş olan o tek tip FETÖ’cüler işte bu olayı yaptılar. Şimdi biz de diyoruz ki; harp okullarımız duracak. Tüm liselerimizden, bu ülkenin liselerinden yetişenler hepsi gelsin rahatlıkla buraya girsin. Tek tip niye olsun, hepsinden girsin ve Harp Akademilerinde, harp okullarında hangi eğitim veriliyorsa onlar orada verilsin. Bundan sonra benzer teşebbüste bulunan herkes milletinden, milletimden aynı cevabı alacaktır.

15 TEMMUZ’UN ARKASINDAKİ GÜÇLERİ ÇOK İYİ ANALİZ ETMELİYİZ

Aziz milletim, devlet ve millet olarak, 15 Temmuz darbe girişimini çok iyi analiz etmeliyiz. Sadece bu ihaneti gerçekleştirenleri değil, onların arkalarındaki güçleri, onları harekete geçiren saikleri de çok iyi değerlendirmeliyiz.

TÜM SORUNLU, SIKINTILI OLAYLARI YENİDEN MASAYA YATIRALIM

Yakaladığımız bu birlik ve beraberlik ruhunu en iyi şekilde değerlendirelim. 15 Temmuz’u daha güçlü,daha müreffeh Türkiye’nin inşası için bir milat haline dönüştürmeliyiz. Yakın tarihin vicdanları kanatan, kafalarda soru işaretleri oluşturan tüm sorunlu, sıkıntılı olaylarını yeniden masaya yatırarak, eksikleri, yanlışları ortaya koymalıyız. FETÖ ihanet çetesinin Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki etkinliğinin önünü açan davaları yeni baştan incelemeliyiz.

SAFLAR GAYET NET

Geldiğimiz noktada saflar gayet net. Bir tarafta tüm kurumlarıyla, tüm siyasi partileriyle, tüm kesimleriyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti vardır. Diğer tarafta ise kimi etnik istismar, kimi dini istismar, kimi ideolojik sapkınlık içinde olan terör örgütleri vardır. Onların arkasındaki karanlık güçler vardır. Devletinden, milletinden, haktan ve hakikatten yana olan herkes bugün burada, Yenikapı’dadır. Buradan 80 vilayete selam olsun. Buradan 79 milyona selam olsun.

ŞİMDİ AKIBETLERİNİ BEKLİYORLAR

Terör örgütleri mensuplarının kimi adliyede akıbetini bekliyor kimi cezaevinde cezasını çekiyor kimi de mezarda nihai hesabını veriyor. Onların arkalarındaki güçleri de çok iyi biliyoruz. Vakti, saati geldiğinde hesaplarını önlerine koyacağız.

15 Temmuz bir yönüyle ordumuz içine sızmış FETÖ ihanet şebekesi mensuplarının başlattığı bir darbe girişimidir ama hadise sadece bundan ibaret değildir. Aynı zamanda PKK ve DAEŞ’in silahlı eylemleriyle elde edilmek istenen neticenin, asker elbisesi giymiş teröristler eliyle yeni bir safhaya çıkartılma girişimidir. Yani bu girişim aynı zamanda bir terör eylemidir. Tüm bu özelliklerinin yanı sıra 15 Temmuz, ülkesine ve milletine ihanet eden bir silahlı güç eliyle ülkemizi işgal girişimidir. Şayet darbe başarılı olsaydı bin yıldır bizim olan bu coğrafyanın kimlere altın tepsi içinde sunulacağını hepimiz gayet iyi biliyoruz.

KİMSE ENDİŞE ETMESİN

Bu örgütün (FETÖ’nün) gayrimeşru şekilde elde ettiği güçle, dizayn etmek istediği siyaseti, medyayı, iş dünyasını yeniden kendi tabii seyrine oturtmalıyız. Yurt içinde milletimizin dini hassasiyetini, merhametini, iyilik ve yardımlaşma duygularını istismar ederek elde ettikleri tüm imkanları milletimizin emrine vermeliyiz. Hiç kimse, kapatılan yurtlardan, okullardan, evlerden dolayı endişeye kapılmasın. Gerek devletimizin ilgili kurumları, gerekse aynı alanda hizmet veren sivil toplum kuruluşlarımız çok daha iyisiyle, çok daha fazlasıyla bu boşluğu dolduracaklardır. Yurt dışında ülkemizin adını ve itibarını kullanarak elde ettikleri imkanları da asli sahibine, yani devletimize ve milletimize kazandırmalıyız. Hükümetimiz, Olağanüstü Hal ilanı sonrasında sahip olduğu yetkiyle tüm bu alanlarda çok önemli adımlar attı, atmaya devam ediyor.